SON DAKİKA
TÜRKİYE'NİN RAKİPLERİ...
GERÇEK BİR ZANAATKAR
YABANCI SORUNU GİDEREK BÜYÜYECEK
PROJESİZ BAŞARI OLMAZ!
ZEYTİN'İN TUZU GİBİ...Hafta sonu eve gidebilirsem börek yapılmasını isterim. Yufkanın alındığı yer bellidir. Kıymanın da kaynağı yıllardır değişmedi. Kuş üzümü ve çam fıstığı da içinde yer almalıdır. Yufka içine soğuk sıkım zeytinyağı, kaymaksız yoğurt, günlük süt karışımı yumuşak bir fırça ile sürülmelidir. Sarıldıktan sonra üzerine yalnızca yumurtanın sarısı bezenirken, susam ve karacaot karışımı ekilmelidir.
Bu defa bir miktar peynirli de yapılmasını istedim. Peynir olarak loru tercih ederim. İçine mutlaka maydanoz ve bir miktar dere otu konulması önemli bir ayrıntıdır.
Dere otu derken aklıma hep Erman Çeliker ağabeyim gelir. Dere otunu sevmezdi. Salatada da olmasın derdi. Cacıkların üstüne bazen nane kurusu ve dere otu konulduğunu görünce istemez, kâsede yalnızca yoğurt ve rendelenmiş salatalık olsun derdi. Allah rahmet eylesin. İzmit yelkenine, pirat’a inanılmaz destekleri olmuş idi. Başka bir zaman göbekten alınan sıvılar ve onların hikâyesini yazacağım.
Balık mevsimindeyiz. Çingene palamudu çoktan kayboldu. Palamut da öyle. Çinekop, lüfer, sarıkanat bitmek üzere. Kalkan balığı kopyalanıyor mu bilmiyorum, lokanta reklamlarında o kadar çok görüyorum ki maşallah demekten kendimi alamıyorum. Tarak, midye, ahtapot her yerde yenmez. Kırmızı soğanlı domates salatasının görüntüsü güzel ise kendisi de güzeldir. Tuzunu kayadan olanını koymalısınız. Burada çeldirici konu domates ve soğanların soğuk olup olmamasıdır. Ben ısısı serinlik düzeyinde olanlarından yapılanını severim.
Ve gelelim zeytine… Zeytinin hem kendisi hem de yağı ölümsüzdür. Bugün, uzun yıllardır pilavı bile zeytinyağından yaptıran ben, hâlâ kahvaltıda bile en az iki çeşit zeytinin yer almasını isterim. Siyah sele ve taze yeşil kırma benim favorilerimin başında gelir. Yıllarca içi zeytinyağı ile dolu büyük cam kavanozlarda limon dilimleri ile yer alan siyah zeytinler, okul yıllarımda hem kahvaltı hem de öğle yemeklerimde vazgeçilmezler arasında yer almıştı.
Zeytin demişken, önceki hafta Burdur’dan Antalya’ya doğru bir araçta ilerlerken konu bu muhteşem meyveye geldi: Küçük bir grup olmamıza rağmen muhteşem hikâyeler ortaya çıktı. Hem de inanılmaz. Bakın, konuşmaların birinden kalan birkaç satır:
“Sende o siyahların efendisi o mağrur
O yedi renkte tek bir o her bakışı gurur,
İnsanı süründürür, insanı yere vurur
Sonra tutar kaldırır el pençe divan durur
Gözlerinin hışmından her yanımda bir maraz
Zeytinin tuzu gibi dudağımda kal biraz” *
Haftaya Atletizme, Başkanlara, Sir’lere, Lord’lara uzanacağız…
İstanbul, 03 Şubat 2025
*İlter Yeşilay’ın bir şiirinden…
Bu makale 32 kez okundu Yükleniyor...
|