SON DAKİKA
YABANCI SORUNU GİDEREK BÜYÜYECEK
PROJESİZ BAŞARI OLMAZ!
AVRUPA LİGİ STATÜSÜ NASIL?
BAŞKAN ADAYLARI MUTLAKA OKUSUN!
SPORCU BESYO’LARA MAHKUM EDİLEMEZ!Spor olaylarının tarafsız ve çarpıcı biçimde sunulduğu Spor kritik’de bugün futbol dışından bir konuk vardı: Eskrim Federasyonu Başkanı Müminhan Bilgin…
Müminhan Bilgin, eskrimin sorunlarını ve çözüm yollarını ortaya koymaya çalışırken, Yusuf Yalkın ve Yunus Kabal da değişik bakış açılarıyla amatör spor dallarına yaklaşımlarda bulundular.
Programda özetle şu konuşmalar oldu:
YUSUF YALKIN: Türkiye artık spor denilince futbolu algılamaktan kurtulmalı. Bu ülkede Spor Genel Müdürlüğü ve federasyonların en büyük eksikliği içlerine kapalı olmaları. Kimsenin bir şeyden haberi olmuyor; iyiden de, kötüden de… Medya zaten futbolun kuyruğuna takılmış gidiyor. Bu nedenle spor yazarları sıklıkla bilgilendirilmeli. Hatta benim bir tezim var; spor yazarları federasyon kurullarında mutlaka görev yapmalı. Onca bilgisiz adamın yerine, spor yazarları girmeli kurullara… Bu geçmişte denendi ve de çok başarılı sonuçlar alındı. Amatör dallar; spor sayfalarında, tv ekranlarında çok yer aldı. Duyuyoruz ki, SGM’de elit sporcu yetiştirme projesi (TOHM) başlatılmış. Proje başlatmak kolay; önemli olan oradan verim alabilmek. Yıllardır güreş eğitim merkezleri uygulaması var; kaç sporcu çıktı oradan? TOHM ile de binlerce küçük yaştaki genci ailelerinden, okullarından, arkadaşlarından ayırmak onları psikolojik olarak yıkmaz mı, bunaltmaz mı? Aynı şekilde antrenörleri de bir merkeze tıkmak, “Çalış sporcu yetiştir” demekle iş hallolur mu? Olmaz tabii… Efendim bu proje İngiltere’de başarılı olmuş… Kardeşim, İngiliz aile yapısı ile bizim aile yapımız bir mi? Onlarda bir spor bilinci, kültürü var! Olanaklar çok farklı sunuluyor genç kuşaklara. Eğitim ile spor iç içe girmiş, birbirine koordineli yürüyor. Türkiye’de bunların hangisi var? Bizde Baba, anne çocukları 50- 60 yaşına gelmiş, hala onu merak eder, kontrol ederler… Duygusallık önde bizde, batı da ise mantık… Şu bilhassa yapılmalı; spor ile eğitim arasında mutlaka direkt bir ilişki kurulmalı, entegrasyon sağlanmalı... Sporcular sadece BESYO’lara (Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulu) mahkum edilmemeli. Bir tek BESYO'lara girebilmelerinde kolaylık olmamalı; bu yetmez! Spor yapan, milli olan kişiler değişik üniversitelere de kolaylıkla girebilmeli; okuyup doktor, sanatçı, sinemacı, tiyatrocu, gazeteci, besteci, mimar, matematikçi, mühendis olabilmeliler. Bunun formülü mutlaka bulunmalı… ABD'de bu formül var. Üniversiteler, sporcu öğrencilere yüksek miktarda burslar veriyor. Bizde de benzer şeyler olmalı; yoksa projeler sadece lafta kalır, uygulamaya geçirelemez!
YUNUS KABAL: Türkiye’de spor teşkilatı tamamen içine kapanmış durumda. Spor kamuoyu ile iletişim, medya ile ilişkiler neredeyse sıfır noktasında. Körler sağırlar birbirini ağırlar misali, kendileri yapıyor, kendileri biliyorlar! Ondan sonra da, “Niye gazetelerde bizi yazmıyorlar, niye televizyonlarda yokuz. Hep futbol mu olacak?” diye yakınıyorlar. Sen kendini tanıtmazsan, gazeteci niye senin peşine düşsün ki? Diğer branşlarda ortaya somut olarak da ciddi bir başarı konulamayınca, futbol elbette alıp başını gidecektir! Aslında eskiden medya ile federasyonlar arasında bu kadar kopukluk yoktu. En azından bakan, genel müdür, federasyon başkanları ayda bir iki kez basın toplantısı düzenler; kamuoyuna bilgi sunarlardı. Eski Bakan Suat Kılıç, Ankara’da bir kez olsun basın toplantısı düzenleme, bir kokteyl vermedi. Sadece bir iki kez futboldan söz eden demeçleri oldu. Oysa futbol bakanlığı direkt ilgilendiren bir kurum değil, tamamen özerk bir yapısı var. Eğer, bu içe kapanık durum spor teşkilatında devam ederse, çok kısa bir süre sonra spor sayfalarında tek amatör branş haberi çıkmayabilir, bu duruma hiç şaşırmayın! TV’lerde zaten neredeyse futbol dışında hiç haber yok!
MÜMİNHAN BİLGİN: Türkiye’nin bir yerden başlaması gerek. Zaman kaybına tahammülü yok Türk Sporu’nun… Bu nedenle TOHM Projesi’ni desteklemeliyiz. Evet, bir takım sıkıntılar var. Özellikle genç insanların ailelerinden uzak kalmaları bir sorun… Ama buna da çözümler bulunabilir. Proje İngiltere’de sonuç verdi. Londra olimpiyatlarında aldıkları 60 madalya’nın yüzde 67’sini bu projeden çıkan sporcular kazandı. Projeyi 2002’de başlatmışlar, 2012’de sonucunu aldılar! Çin de 7 bin genç Pekin olimpiyatları öncesi benzer bir proje ile hazırlandı. Demek ki oluyormuş! Olimpiyatlar bir ülkenin marka değeridir. G. Kore’nin Seul’de madalyaları alması, bu ülkeye büyük prestij getirdi. Bu nedenle biz de bir proje ile hazırlanmalıyız. Elit sporcuları seçmeli ve uzun süre eğitmeliyiz. Futbolun bizler gibi amatör dallar üzerinde baskısı malum. Neden, çünkü futbol bir rant! Dünya ekonomisinde yüzde 15- 16 payı bulunuyor. Sponsor desteği çok büyük. Eskrimde ülkemizde 2007’de 257 faal sporcu vardı; şimdi bu sayı 3000’e çıktı. Bu spor 11 ilimizde yapılıyordu, şu an 45 ilde eskrim var! Ama bu yeterli mi? Hayır… Bu nedenle özellikle üniversitelerimizin bu dala ilgi göstermeleri gerekiyor. Okullu insan aynı zamanda sporcu insan da olabilmeli artık! Sadece BESYO’larla olmaz bu iş… ulusal spor akademisi kurulmalıdır!yavuz taşkıran, 11 yıl önce yorumladıevet, sporcular yalnızca besyo'lara mahkum edilmemelidir... ama uzun süreli milli kamplarda sporcu öğrenciler eğitimden uzaklaşmaktadırlar...gittikleri yerlerdeki spor yüksekokullarında derslerini sürdürebilmelidirler...
İLGİLİ HABERLER
|