SON DAKİKA
YABANCI SORUNU GİDEREK BÜYÜYECEK
PROJESİZ BAŞARI OLMAZ!
AVRUPA LİGİ STATÜSÜ NASIL?
BAŞKAN ADAYLARI MUTLAKA OKUSUN!
OKTAR TERTEMİZ VE BİR HENTBOL ANISI...Spor camiasının sevilen simalarından Oktar Tertemiz dün hayata gözlerini yumdu. Çok değerli dostumun ölümünün acısı içinde onunla birlikte Macaristan'ın Szarvas kentinde yaşadığımız bir olayı paylaşmak gereğini hissettim. Allah rahmet eylesin. Nurlar içinde uyusun...
TERTEMİZ'LE BİR ANI
Sporun dili, ırkı, dini, mezhebi, siyaseti olmaz…
Olmamalı…
Onu bir ülkenin, bir grubun, bir hizbin, bir kesimin “malıymış” gibi gösteremeyiz.
Tekelleştiremeyiz…
Çünkü spor evrenseldir…
Spor herkesindir!
Bu yüzden güçlüdür; bu nedenle dünyanın değerli bir “olgusu” haline gelmiş, ciddi bir sektör olmuştur.
Önemlidir ve çok da etkilidir…
* * *
Bugün kaybettiğimiz Değerli Dostum Rahmetli Oktar Tertemiz’le yaşadığımız anlatacağım olay, 12 Ağustos 1992’de Macaristan’ın Szarvas kentinde geçti.
Uzun süre hafızamdan çıkmayan “Düşündürücü hadiseyi” bu acılı günde bir kere daha yazıyorum.
Szarvas, sıcak kanlı, cana yakın ve de sporu seven insanların bulunduğu güzel ve küçük bir Macar kasabası... Her tarafı yeşil alanlarla dolu şirin bir yer... Antrenörlüklerini Karaca Müezzinoğlu ve İsmet Taş’ın yaptığı Hentbol Yıldız Erkek Milli takımı (aralarında şimdiki federasyon başkanı Uğur Kılıç da vardı), burada başarılı maçlar oynadı. Yendik, yenildik ama oynadığımız hentboldan keyif aldık! Ev sahibi Macaristan ile yaptığımız müsabaka ise bir başkaydı. 5 bin kişilik salonu dolduran insanlar, milli takımlarını sürekli ve çılgınca desteklediler. Bando eşliğinde dakikalarca marşlar söyleyip durdular.
O kadar seyirciler içinde bir kişi farklı davranıyordu. Adam sürekli Türkiye’yi destekliyordu. Bu Oktar beyin dikkatini de çekmiş olacak ki, bana “Gördün mü Yusuf?” dedi. “Evet, görüyorum. Çok ilginç!” diye cevap verdim. Milli takımımız her gol attığında, rahip kılığındaki bu kişi kalabalığa aldırmadan, cesaretle ayağa kalkıp elindeki Türk bayrağını sallıyor ve “Bravo Törökök/ Bravo Türkler” diye bağırıyordu. Millilerimize desteği oyun bitene kadar sürdü. Maçı kaybettik ama aynı kişi bizim çocukları ayağa kalkıp alkışlamaya devam etti.
Bu davranışıyla hem bizleri, hem de Macar seyircileri şaşırtmıştı.
Kimdi bu rahip; Türkiye’yi niçin destekliyordu?..
Dayanamadık Oktar abiyle adamın yanına gittik.
Aramızda şu konuşma geçti.
“Öncelikle Türkiye’yi desteklediğiniz için teşekkür ederiz. Üstelik Macar maçında… Biz takımın idarecileriyiz. Merak ediyoruz, bunu neden yaptınız?”
Adam gülümsedi ve başladı anlatmaya:
“Sizin takımın kaldığı otelin karşısında bir kilise var. Ben oranın rahibiyim. İki gün önce kalktığımda kilisemizin özel defterinin yanında bir Türk bayrağı buldum. Deftere İngilizce şunlar yazılmıştı. (Biz, dünyada dostluğa, kardeşliğe ve barışa inanıyoruz. Din, dil, ırk ayrımı yapmadan tüm insanları seviyoruz. Tek dileğimiz, dünyaya barışın egemen olmasıdır. Kutsal bir yer olan kilisenizi ziyaret etmekten de büyük mutluluk duyduk. İmza: Türk Milli Hentbol Erkek Takımı Oyuncuları…) Ben bir din adamıyım. Bu kadar insancıl ve asil bir sporcu grubunu desteklemek benim için bir görevdi. Bu nedenle maçınıza geldim ve sporcularınızı alkışladım…”
* * *
Gözlerimiz doldu. Rahibin elini sıkıp, bir kere daha “Teşekkür” ettik…
Salondan çıkıp otele doğru yürürken Oktar abi bana “Sporun büyüklüğüne bak; sporcular hiç umulmadık anda en güçlü silahtan daha güçlü olabiliyorlar. Spor o kadar etkili ki, insanların birbirine yakınlaşmasını, ilgisinin, sevgisinin oluşmasını sağlayabiliyor” dedi.
Cevabım şöyle oldu:
“Rahip muhteşem ama bizim yıldız takımı da olağanüstü bir davranış sergilemiş!.. Kimsenin düşünemediği müthiş bir iş yapmışlar. Çok etkilendim” dedim ve ekledim:
“Maç kaç kaç bitmişti abi?”
Gülüştük…
Işıklar hep üstünde olsun Oktar Tertemiz…
Seni unutmayacağız!
YUSUF YALKIN
İLGİLİ HABERLER
İlgili Haberler
|