SON DAKİKA
YABANCI SORUNU GİDEREK BÜYÜYECEK
PROJESİZ BAŞARI OLMAZ!
AVRUPA LİGİ STATÜSÜ NASIL?
BAŞKAN ADAYLARI MUTLAKA OKUSUN!
KANDIRILDIK EY HALKIM!Turktime yazarı Soner Sayımlar, sitedeki yazısında Türk Sporu'nun başının belası olan 'Doping illetini' değişik bir yorumlamayla anlatıyor...
Sporda, şike ile birlikte önüne geçilemeyen iki büyük hastalıktan biri doping. Ülkeler arası rekabetin en yoğun yaşandığı alan olması bir yana, günümüzde tamamıyla profesyonelleşmesi ve bir meslek durumuna gelmesi, sporun bu iki büyük illetten kurtulmasını zorlaştırıyor.
Aslına bakarsanız tüm dünyada dopingle mücadele çalışmaları sürerken, ''dopingle mücadele edenlerle mücadele'' de aynı hızla devam ediyor. Bu amansız yarışta her gün yeni teknikler geliştiriliyor, adeta teknolojiler çarpışıyor. Doğal olarak bazen kaçanlar, bazen de kovalayanlar bu yarışta öne geçiyor. Türk sporunda son dönemde peş peşe patlayan doping skandalları, herhalde doping vakalarındaki artışı değil, ''teknolojik gelişmelerin'' iyi takip edilememesini işaret ediyor. Zira son olaylara bakıldığında dikkati çeken gerçek şu: Sporcularımız ''biyolojik pasaport'' yüzünden yakayı ele veriyor. Her şey Cuma günü Uluslararsı Anti Doping Ajansı'nın (WADA) gönderdiği mesajla ortaya çıktı. Mesajda, 8 Türk sporcunun doping yaptığı belirtiliyordu. İnsanın inanası gelmiyordu ama doğruydu. WADA dopingle mücadelesini çok ciddi bir şekilde sürdürürken, 2010 yılından itibaren yöntemini de değiştirmişti. Başarılı spoculara ''biyolojik pasaport'' uygulamasına geçilmişti. Habersiz baskınlarla sporculardan kan örnekleri alınıyor, bunlar karşılaştırmalı olarak analiz ediliyor ve yıllar içerisinde kan değerlerindeki farklılıklar gözetilerek sporcunun doping yapıp yapmadığı kanaatine varılıyordu. Örneğin; Bir sporcudan kan örneği alınıyor, analizi yapılıyor, 3 ay sonra alınan kan örneğinde ''yeni kan hücreleri'' oluşmuşsa, WADA hiç acımıyor. Hemen doping yapıldığı sonucunu ülkelere mesajla gönderiyor. Yani yarış sonrası yapılan idrar analizinde bir şey çıkmayabilir, sporcu bir madde kullanmışsa vücut bunu belli bir zamanda dışarı atabilir. Fakat kan hücrelerindeki değişiklikten kaçamıyor. Kan hücreleri, dışardan kan almakla, vermekle ya da yükselti kampı gibi faktörlerle de artabiliyor ama bunu da belgelemek gerekiyor. ''Ben şu zamanda şu nedenle kan aldım'' ya da ''verdim'' veya ''Şu tarihler arasında yükselti kampı yaptım'' gibi. Eğer bunu belgeleyemezsen WADA hemen seni dopingli ilan ediyor. İşte bu 8 sporcu da ''biyolojik pasaport'' mağduru. Yani artık hiç bir şey eskisi gibi değil. ''Ben alırım dopingi. Vucüdum bunu birkaç hafta içinde dışarı atar. Ben de yakalanmam'' anlayışı artık tarih oldu. Dopingle mücadeledeki ''biyolojik pasaport uygulaması, sadece madalyalarımıza değil, ulusça yaşadığımız mutluluklara da mal oldu. Ellerimiz patlayıncaya kadar alkışladığımız, sevinç gözyaşları döktüğümüz, rol model olarak örnek aldığımız sporcularımızın başarıları sahte çıktı... Başarıyı şırıngada arayan sporcularla, Spordan uzak spor yöneticileriyle, KANDIRILDIK EY HALKIM, UNUTMA BUNU...
İLGİLİ HABERLER
|