‘HAKEM YÜKSEK OKULU KURULMALI…’

YUSUF YALKIN: Hakemlikte yıllar öncesine doğru hızlı bir dönüş var. Hemen her hafta yaşanan hakem hataları artık dayanılmaz boyutlara geldi. Bu gerçekten tehlikeli bir olumsuz gelişme… Bana kalırsa artık hakemlik meslek olmalı. Okulu olmalı… Ya bir üniversite bünyesinde ya da müstakil bir hakem yüksek okulu açılmalı. Burada hakemler sosyal derslerin yanında, kural eğitimi ve de mutlaka yabancı dil eğitimi almalı.

Şu an hakem ücretleri tatmin edici düzeyde… Bu mesleğe bir çok genç talip olacaktır. Kimi üniversitelerimiz bazı branşlarda öğrenci bulamıyor. Hakem okuluna inanılmaz yoğun bir talep olur. Çünkü bir mühendis 1500 liraya razıyken, hakemler en az ayda 5- 7 bin lira arasında para kazanıyor. Hakem olmak için insanlar kuyruğa girer…

Tabii bunun planlamasını Milli eğitim bakanlığı, YÖK ve Futbol federasyonu ortaklaşa yapmalı. FİFA ve UEFA’dan destek alınabilir. Hoca gönderebilirler, parasal katkıda bulunabilirler. Çok kimse ekmek yer buradan… Hatta yurt dışından öğrenciler bile gelir. Sonuçta, buradan her konuda eğitim almış, donanımlı, dil bilen pırıl pırıl genç hakemler çıkar. Bu konu, ciddi ciddi düşünülmeli…

SERDAR ÇAKMAN: Öneri güzel… Keşke okul hayata geçirilebilse… Benim bu projeye bir açıdan katkı olabilecek bir düşüncem var. Hakemlere maç başına ücret yerine, yönetseler de yönetmeseler de standart bir aylık bağlanmalı. Yani hakemler, ‘Bana maç verirler mi, vermezler mi?’ endişesi yaşamamalı. Kimseye şirin görünme gibi bir kaygılarını da bu uygulama ortadan kaldıracaktır; inanıyorum ki, daha adil düdükler çalacaklardır.

Futbolumuzu yönetenler MHK’yı da mutlaka ehil, bilgili ve güvenilir insanlardan oluşturmalı. Öteki kurallar da aslında aynı titizlikle oluşturulmalı. Yani federasyon kurullarında kulüp temsilcilerinin ağırlıklı biçimde olması, görüyoruz ki, çeşitli sorunlara ve de eleştirilere neden oluyor.

Bu arada sahada mücadele eden futbolcuların da hakemlere yardımcı olmadığını,aksine olayı tahrik ettiklerini, çomak soktuklarını görüyoruz. Bu futbolcular belli isimler… Kendi kulüplerinin bunlara büyük taviz vermelerine şaşırıyorum. Emre bir örnek. Fenerbahçe’de inanılmaz ayrıcalığı var. Burada sorumlu sadece Emre değil, yönetimdir…

YUNUS KABAL: Dikkatinizi çekiyor mu bilmiyorum… Birkaç sezondur sahadaki futbolcular, kenar yönetimlerine sanki saygı duymuyorlar; onları kaale almıyorlar. Disiplin kenardan başlar. Bir futbolcu teknik direktörüne saygı duymazsa, film kopar. Emre Galatasaray’dayken Fatih Terim’e karşı bunları yapabiliyor muydu? Sahada Efe gibi dolaşabiliyor muydu? At, sahibine göre kişner!

Fenerbahçe- Eskişehirspor maçında gördük; hakemler korkunç derecede kötü yönettiler müsabakayı… Volkan’ın topa ceza sahası dışında elle müdahalesini herkes gördü, onlar görmedi!.. Burunlarının dibindeki bu pozisyonu görmeyen kişilerin, ben o yüksek ücretleri hak ettiklerine şahsen inanmıyorum. Sow penaltı atıyor, ceza alanında 12- 13 kişi var. Penaltı tekrar edilmesi gerekirken, gol veriliyor. Kartlar yanlış, penaltılar yanlış, atışlar yanlış… Her şey yanlış! Yani hakemler görevlerini layıkıyla yapmıyorlar. Asgari ücretle anası ağlayan garibanları düşününce, bu kişilere 5- 6 bin TL verilmesi haksızlık değil de nedir?

Galatasaray, (-1) averajla 1 günlüğüne de olsa lider oldu. Bu terslik dünyanın neresinde görülebilir? Bu tablo, yani 11 maçta (-1) averajla lider olma durumu, futbolumuzdaki kalitesizliğin en belirgin göstergesi…Kimse kimseyi kandırmasın, futbolumuz inanılmaz bir hızla aşağılara doğru sürükleniyor. Marka değerimiz sıfırlanmak üzere…