SON DAKİKA
YABANCI SORUNU GİDEREK BÜYÜYECEK
PROJESİZ BAŞARI OLMAZ!
AVRUPA LİGİ STATÜSÜ NASIL?
BAŞKAN ADAYLARI MUTLAKA OKUSUN!
EY HEYECAN NEREDESİN?..Gazeteci ve Spor Yazarı Yusuf Yalkın, Sabah Gazetesi'ndeki köşesinde ülkemizde futbol heyecanının kaybolduğunu somut bir dille anlattı. Yalkın yazısında, 'Stadın ambiyansı, seyredenlerin sahadakileri coşkuya getirmek için gösterdikleri gayret, tezahüratta kullandıkları dil bile dikkatinizi çekmiyorsa, bir şeyler doğru gitmiyor demektir' diyor...
ESKİ HEYECAN NEREDE?
Gençlerbirliği- Beşiktaş maçındayız! Oyun daha başlangıçta bizleri sarmayınca, nostalji yüklü konuşmalar öne çıkmaya başladı doğal olarak… Yan yana oturduğum duayen spor yazarı Metin Gören’e, “Bunun, 15- 20 sene önceki maçlardan ne farkı var?” dedim. Cevabı net oldu: “Heyecan yok!..” Gerçekten heyecan unsuru önemli… Eğer, atmosferden keyif almıyor, heyecan duymuyorsanız, orada bir sıkıntı var demektir. Sahadakilerin taktik denemeleri, verdikleri mücadele, hatta attıkları goller bile size “Yavan” geliyor, “Tat” vermiyorsa, bu işte bir terslik var demektir… Stadın ambiyansı, seyredenlerin sahadakileri coşkuya getirmek için gösterdikleri gayret, tezahüratta kullandıkları dil bile dikkatinizi çekmiyorsa, bir şeyler doğru gitmiyor demektir! Gören’in dediği gibi “Heyecan yoksa”, az yada çok orada varolanları hissetmezsiniz! İlginiz dağılır… Bakarsınız ama görmezsiniz! İşte o anda geçmişte yaşadığınız güzellikler devreye girer… Bunu çevrenizdekiler seslendirdiğinde, pür dikkat kesilir, eğrisiyle-doğrusuyla adeta bir “Eski güzellikleri onaylama yarışına” girersiniz… Kafanızla sürekli “Onay” işareti verirsiniz! Yeniler size bir “İzleme dinamizmi” sunmuyorsa, eskiyi daha da büyütürsünüz gözünüzde… “Eski Beşiktaş mı, şimdiki mi Karakartal mı?..” “Eski G. Birliği mi, yoksa mazide kalan Kırmızı Siyah mı?..” “Eski tribünler mi, geçmişteki seyirciler mi?..” Sorularıyla düşlere dalarken, 19 Mayıs Stadı’nı çınlatan o gür ses gelir aklınıza; “Haydiiii Gençler!..” Ardından, her G. Birliği golü sonrası, “Tezgahındaki çikolataları büyük bir sevinçle tribünlere fırlatan” gerçek taraftarın, o günkü sermayesini tuttuğu takım uğruna nasıl bir çırpıda feda ettiğini anımsarsınız! Sonra kapalıdaki yerlerinden hiç ödün vermeyen “Tiyatrocular grubu” süsler hayallerinizi… İyi pişmemiş olmasına rağmen, “Bayılarak yediğiniz ekmek arası sosisin kokusu” tütmeye başlar burnunuzda… Turşucular… Köfteciler… Kokoreççiler… Ve hatta frukocular gelir aklınıza ardı sıra… Yüzünüzde bir gülümsemeyle dalar gidersiniz… Maç sizin için çoktan bitmiştir!
İLGİLİ HABERLER
|