BULDUK’TAN TORUNUNA KALAN MİRAS!

Günümüzde hala var mıdır bilmiyorum ama bir zamanlar Ankara’da futbolun “Ağır Abileri” vardı…

Sözleri dinlenen, itibarlı ve güvenilir kişilerdi…

Temel amaçları; gençleri kahve köşelerinden kurtarmak, kötü alışkanlıklardan uzak tutmaktı…

Buldukları çare de; onları futbola kazandırmaktı…

Bunlardan en ünlülerinden birisi Avni Bulduk, bir diğeri de İlhan Cavcav’dı…

Başkent’te futbolla ilgili hemen herkesin yakından bildikleri, her ikisi de rahmetli olan bu ünlü ikiliyi anlatmaya gerek yok!

Ankara futboluna verdikleri büyük hizmetler hala dillerden düşmüyor…

Bir tarihte, henüz Cavcav’ın G.Birliği’ne başkan olmadığı zamanlarda, ikili Anafartalar’da sohbet ede ede yürürken, çarşı esnafının Avni Bulduk’a sürekli selam vermesi, hal hatır sorması İlhan Beyin dikkatini çekiyor. “Nedir bu ilgi Avni Ağa?” diye sorunca, şu cevabı alıyor:

“Bak İlhan, sen çok zengin bir adamsın. Ama gördün; seni tanıyan yok! Herkesin ilgisi de, sevgisi de bana… Zenginliğin sökmüyor;  kimse seni tanımıyor. Gel seni Gençlerbirliği’nin Başkanı yapalım; ilgiyi de, şöhreti de, saygıyı da görürsün. O zaman futbolun gücü de anlarsın…”

Buradan da anlaşılacağı gibi Avni Bulduk, Başkent Futbolu’na sadece futbolcu değil, başkan da kazandırmış bir kişidir.

Amatörlükten profesyonelliğe sıçrama yapmak isteyen genç yeteneklerin gözüne girmeye çalıştıkları, ağzının içine baktıkları insandır Avni Bulduk…

Gençler bilirler ki, Avni Babaları onların elinden tuttuğunda, önleri açılacaktır…

Çünkü o bir futbolcu sarrafıdır…

Çok gencin elinden tutmuş, onları futbola kazandırmış, iş- güç sahibi yapmıştır…

Gönüllerde taht kurmuştur Avni Bulduk…

Amatörlerin Baba’sı artık yok!

Ama yerine göz diken bir başkası var; torunu Gürel Bergen…

Gürel Bergen, Avni Bulduk’un kızı Arzu’nun oğlu…

Asıl mesleği olan Otel Yöneticiliği’ni değil, futbol menajerliğini seçmiş.

Genç Menajerle sohbetimizde anladım ki, çok kararlı ve çok hevesli…

Sorularıma da içtenlikle yanıtlar verdi.

İşte Gürel Bergen’in söyledikleri:

“Futbola olan ilgim, çocuk yaşlarda dedemle birlikte geçirdiğim zamanlarda gördüğüm şeyler, yaşadıklarım, her anı futbolla dolu şeylerden kaynaklandı. Futbolun tam göbeğindeydim. Zaten Ankara’da geçen çocukluk yıllarımda Gençlerbirliği altyapısında kısa bir dönem futbolda oynadım.

Avni dedemin futbolla ilgili konuşmaları ve veciz sözlerinin önemi büyük… Bunlar benim için yol haritası oldu. Farklı sektörde de olsa yöneticilik yaptığım dönemlerde çok işime yaradığını söyleyebilirim. Şimdilerde ise sıra menajerlikte… Bakalım bu yeni kariyerimde nasıl bir etkisi olacak, göreceğiz…

Dedem, futbol yaşamı içerisinde sayısını hatırlayamadığı çok ilginç acı-tatlı serüvenler yaşamış. Kendine özgü bir anlatım tarzı vardı. Kullandığı ilginç ve eğlenceli birçok sözleri, tanımlamaları olurdu. Büyük bir dikkatle onu dinlerdim. Bunları dedemle vakit geçirmiş kişiler de çok iyi bilirler!

Elbette bana da telkinleri olmuştu. Değişik konularda… Çok geniş kapsamlı bir içerik oluşturur bunlar… Anlatmakla olmaz... Yaşamak lazım.  Zaten ben de yaşıyorum… Menajerliği niye seçtim sanıyorsunuz? Tabii ki, bu telkinlerin etkisi çok büyük!

Vasiyeti konusuna gelirsek...
En büyük sevdası, kendi kulübü olan Güneşspor’un yaşamasıydı… Bu noktada benim de bir düşüncem var… Dedemin isminin her zaman en iyi şekilde yaşatılması ve Türk futbolu içerisinde benim tarafımdan doğru ve başarılı bir şekilde temsil edilmesi…

Ankara’da yaşamadığım için birebir ilgilenme fırsatım olmuyor ama Sevgili Aykut Akalın, kulübümüzü dedemin bıraktığı yerden en güzel bir şekilde devam ettiriyor. Şu an için Amatör kümede mücadele eden bir kulübümüz var. Ama ileride profesyonel liglere geri dönüş olabilir diye düşünüyorum…

Başkanlık konusuna gelince; şuan için dedemin eski futbolcusu Aykut Akalın tarafından yürütülmekte… Bizim için tek bir düşünce var; o da kendisine aile olarak destek olmak. Ben futbol dünyasında kariyerime menajerlik yaparak devam etme isteği içerisindeyim.

Neden menajerliği arzu ettim? Bunu cevapladığım sorularda biraz izah etmeye çalıştım. Daha da açalım diyorsanız… Şöyle söyleyebilirim… Futbola 8 yaşında Gençlerbirliği altyapısında başladım, ilkokul yıllarımda burada oynadım. Devamında ise bir süre kendi kulübümüz Güneşspor’da oynadım, sonra bıraktım.

Daha sonrasında futbolun içinde olmak isteğiyle, yöneticilik tarafında faydalı olacağımı düşündüm. İstanbulda’ki yaşantım devam ederken, köklü camialardan olan, önemli kulüplerden Eyüpspor’da altyapı sorumlusu olarak göreve getirildim. Burada saygı değer hocalarımız ve sevgili genç futbolcu kardeşlerimle güzel işler yapmaya çalıştık. Bana çok katkısı olan bir dönemdi ve daha çok tecrübe edinmiş hale geldim.

Bir süredir kafamda planladığım menajerliğe geçiş yapmayı düşündüğüm için kulüp yöneticiliğini bıraktım. Yeni bir sayfa açarak menajerliğe adım attım ve şuan bu görevi aktif olarak yapıyorum.

Futboldaki hedeflerim çok…
Bazılarından bahsetmem gerekirse; öncelikli olarak yerli ve genç oyuncuları takip edip, onlarla ilgilenip, zaman içerisinde bu oyuncularla çalışıp, yukarıya doğru emin adımlarla ilerlemek istiyorum…

Daha sonrasında ise dünya futbolu için önemli olan oyuncuları kendi ülkemiz futboluna kazandırma çabası içerisinde olacağım…

Yıllar önce bir dedenin hayali olan bu düşünceler, şimdiler de bir yeğenin beyninde filizleniyor!

Ne güzel değil mi?

 KAYNAK: https://www.yurtspor.com/haber/32658/futbolun-agir-abisi-avni-bulduktan-torununa-kalan-miras.html