SON DAKİKA
YABANCI SORUNU GİDEREK BÜYÜYECEK
PROJESİZ BAŞARI OLMAZ!
AVRUPA LİGİ STATÜSÜ NASIL?
BAŞKAN ADAYLARI MUTLAKA OKUSUN!
ALAN RAZI,SATAN RAZI.. SANA NE?..Yusuf Yalkın, bugünkü makalesinde Türk Futbolu'yla ilgili ilginç saptamalar yaptı. İşte o yazı...
ALAN RAZI, SATAN RAZI, SANA NE OLUYOR?
Yusuf Yalkın
Futbol ülkemizde öteki branşları çok geride bırakan bir spor hareketidir! Yıllardır süregelen tablo budur… Futbol, hemen her kesim tarafından “öz evlat” muamelesi görürken, biraz basketbol biraz da voleybolu “öteki şanslılar” diye sıralamak mümkün. Sayıları neredeyse 80’e yaklaşan diğer spor dalları ise ülkemizde birer üvey evlat muamelesi görmekten öteye gidemiyorlar… Bunun onlarca sebebi bulunabilir; yazmaya kalkarsak, sayfalar yetmez! Zaten bugünkü konumuz da bu değil… Mesele şu: “Futbol Türkiye’de bu kadar büyük ilgiyi hak ediyor mu?..” Sahalarda ortaya konulan performans; yatırımcıları, seyreden kitleleri, oynayan sporcuları, medyayı, bahisçileri, çocukları futbolcu olan aileleri, teknik adamları, menajerleri ve diğerlerini tatmin ediyor mu? Batı ülkelerinde bu soruya yüksek oranda “evet” yanıtı alabilirsiniz… Türkiye’de aynı “evet” cevabını, bu çoklukta bulmanız ise mümkün değil! Çünkü, biz sporu büyük çoğunlukla “kazanmak” üzerine endeksli bir olgu olarak görüyoruz. Tek hedefimiz var; kazanmak… Başka hiçbir sonuç, alternatif bizi tatmin etmez… Kazanmakla özdeşleşen bakış açımızın değişmez katılığı yüzünden, sahada sergilenen futbolun güzelliklerini, estetik görüntülerini, gollerini, paslarını, kalecilerin harika kurtarışlarını ve benzer keyif verici taraflarını göremiyoruz… Daha doğrusu farkında bile olamıyoruz… Gözlerimiz sadece “kazanmak hırsıyla” bakmakta, öteki görüntülere kapalı durmakta… Takımımız kaybedince; biz de kaybediyoruz… Öfkeleniyoruz! Kinleniyoruz! Hırslanıyoruz! Yıkılıyoruz, bitiyoruz, kahroluyoruz! Anlatmaya çalıştığım şey şu; bizde futbolcuların ortaya koydukları performans değil önemli olan, sadece tek düşüncemiz var kafamızda, o da kazanmak! Gerisi hikaye!.. Bu nedenle Türkiye’deki futbolu didik didik etmeye, saatlerce süren futbol programları yapmaya, insanlara futbolu anlatmaya pek gerek yok zaten… O kitleleri “hakem hatalarıyla” yormanın da çok anlamlı olduğu söylenemez! Hakemin 2- 3 saniye içinde verdiği kararı, TV’lerde ileri- geri tekrarlarla saatlerce irdelemek de son derece gereksiz! Kitleler bunu da pek dikkate almıyorlar… Sadece işlerine gelen saptamaları baz alarak, takımlarının “galibiyetlerine” veya “yenilgilerine” bahaneler üretiyorlar! Bu gerçekten hareketle, ülkemizdeki spor programlarının bir kıymeti harbiyesi yok.. Sadece birileri para kazanıyorlar! İşin teknik tarafı da kimsenin umurunda değil… Bu nedenle, eski teknik adamların, eski futbolcuların, eski hakemlerin saatlerce büyük bir cakayla anlattıkları şeyler de bu toplum için önemi olmayan şeyler! İşte bu nedenledir ki; şu an benim yaptığım gibi bizdeki futbolun, bu kadar ilgiyi hak edip etmediğini tartışmaya açmak, sorgulamak, irdelemek acaba ne kadar doğru olur? Adama sormazlar mı; “Alan razı, satan razı!.. Sana ne oluyor?..” diye…
İLGİLİ HABERLER
|