SON DAKİKA
YABANCI SORUNU GİDEREK BÜYÜYECEK
PROJESİZ BAŞARI OLMAZ!
AVRUPA LİGİ STATÜSÜ NASIL?
BAŞKAN ADAYLARI MUTLAKA OKUSUN!
HATAYSPOR GERÇEĞİ!Lig sonuncusu Ankaragücü'ne mağlup olmasından sonra hayli sert eleştirilere uğrayan Hataysporla ilgili gerçekleri Yazarımız Duayen Gazeteci ve Spor Yazarı Yusuf Yalkın kaleme aldı. İşte o yazı...
HATAYSPOR’UN OLUMLU VE OLUMSUZ YANLARI…
Ankaragücü’ne 2-0 yenildiği maça takılıp kalmadan “Hatayspor gerçeğine” bakalım… Her ekibin olduğu gibi Hatay’ın da iyi ve kötü tarafları var!
Süper Lig’e yeni çıkmış bir ekibin, 11 karşılaşmada 18 puan toplaması, 40 maçlık uzun maratonda dörtte bir maç oynayarak bu puana gelmesi önemlidir… Başta Caner, Kubilay ve Sadi olmak üzere takımın omurgasını oluşturan isimleri gönderip, yerlerine “kaliteleri orta düzeyde” oyuncular transfer etmesine rağmen, takımın bu noktada olması elbette başarıdır! Zaten, böyle “yenileştirilmiş” bir kadrodan, bunun çok ötesinde bir sonuç beklemek de çok akla yatkın değil…
Hatayspor’un ilk sezonunda öncelikli hedefi, 21 ekipli süper ligi 10- 12. sıralarda tamamlamak olmalıdır! Tabii şu da unutulmasın, bazen “şartlar ya da şans” inanılmaz biçimde lehinize işler, bir bakarsınız beklenilenin üstünde başarılı olursunuz! Örneğin, takım A.Gücü’nü yenseydi, hem sıralamada 5.ci olacak, hem de çok büyük bir moral kazanacaktı. Herkesin herkesi yenebildiği “Virüslü sezonda” bu tür fırsatlar takımın önüne ileride de çıkacakır… Önemli olan bu fırsatları olumlu değerlendirebilmek…
Yeni oluşturulan bir ekip ve yeni bir teknik adam… Böyle bir oluşumun uyum sağlama süreci “uzun” olur. Bu doğaldır. Nitekim, hala takım oyununda “tam bir uyumdan” söz edemeyiz. Bu konuda hala bir sorun var. Ama, buna rağmen, takımın maçı bırakmama ve “sonuna kadar” mücadele etme özelliği var. Kişisel yetenekleri iyi futbolcuları bulunuyor… Zaten Hatayspor, bu özelliği ile bu günkü noktaya geldi. Bir-iki futbolcu dışında takımın “Hırs ve kazanma isteği” yüksek! Teknik Direktör Ömer Erdoğan, bazen “ilk 11’i oluşturma ve oyun içinde değişikliklerde” hatalar yapsa da, sakin ve “paniklemeyen” yapısıyla dikkat çekiyor. Bir teknik adam için bu önemli bir özellik… Eksiği yok mu? Var tabii. Mesela, futbolda “risk faktörünün önemini” yeterince kabullenmiş değil… “Standart, garantici ve statik bir futbol kurgusunu” tercih ediyor! Oysa kimi zaman bir maçı yapacağınız “risk dolu hamlelerle” lehinize çevirebilirsiniz! Unutmadan belirteyim, bunu bir kez denedi. Hem de “en yapılmaması gereken” yerde; Alanya maçında… Çok fazla silahı olan ve şampiyonluk kovalayan “yüksek hedefli” bir rakibe karşı “riske girmek” intihar etmek demektir. Öyle de oldu zaten… Erdoğan’ın, bu yanlış denemeden sonra belli ki, şevki kırılmış! Artık takımı, dolayısıyla kendi geleceğini “riske sokacak hamleler” yapmıyor!
Hatayspor’daki mevcut kadroda, neredeyse artık iyice sırıtmaya başlayan “çok kötü bir alışkanlık” oluştu. Kolay kart görme! Kırmızı ya da sarı, hiç çekinmeden, hatta “büyük bir vurdumduymazlıkla” futbolcular kart görebiliyor. Çoğu da gereksiz faul ve itirazlardan… Bu durum ciddi bir tehlikedir. Verilen emeğe, akıtılan tere saygısızlıktır... Takımı ateşe atmak, kaderiyle oynamaktır… Öyle de oluyor zaten. En yeni örnek; Gökhan’ın A.Gücü maçında gördüğü kırmızı kart! Çok büyük bir ciddiyetsizlik! Sadece Gökhan değil; buna benzer davranışları başka maçlarda diğer futbolcular da gösterdi. Teknik heyetin ve kulüp yönetiminin bu konuyu ciddi ciddi ele alması ve mantıklı bir “ceza yöntemi” uygulaması gerekir.
Bir diğer sorun… Futbolculardaki bencillik! Topu, çok daha uygun pozisyondaki arkadaşına vermemek; golü “ille de ben atayım” isteği içinde olmak… Zaten, özellikle deplasmanlarda gol pozisyonuna girmekte “zorlanan” bir takım Hatayspor... Yakalanan az sayıdaki pozisyonlar ise oyunculardaki “öne çıkma hevesi” nedeniyle heba oluyor! Ömer Erdoğan’ın, bunu yapan kim olursa olsun, “çok sert bir dille” uyarması gerekir. Laubalilik ve bencillik futbolun virüsüdür! Takımı perişan eder…
Aslında Hatayspor şu an hiç de fena bir noktada değil…
Ancak; bulunduğu noktayı koruması için bundan böyle mevcut sorunlarını çözümlemesi ve Ocak’taki “ara transfer döneminde” mutlaka 3-4 futbolcu alması şart!
Bir kere takımı orta sahada yönlendirecek, oyuna ciddi biçimde yön verecek “maistro” denilen türde bir futbolcuya ihtiyaç var. Aabit, iyi niyetli ama yetenekleri sınırlı… Hatırlarsınız, geçmişte form durumu yüksek olduğunda hayranlıkla izlenen bir Sadio vardı… Onun gibi biri lazım… Ya da bir zamanlar gözde olan Gökhan Karadeniz’i gibi… Takımı yönetecek, asist yapacak, gol pozisyonlarına girecek, duran topları gole çevirebilecek nitelikte biri lazım takıma… Hatayspor’un duran toplarda büyük eksiği olduğu ortada… Mesut bu sezon kayıp! Bu önemli bir problem... Savunmaya da, “potansiyeli yüksek” bir futbolcu ihtiyacının olduğu açıkça görülüyor!
Bir de alışkanlık haline gelmeye başlayan bir hususa temas edeceğim. Ribeiro, Barbosa, Akintola gibi "inceciler" var takımda... Estetik ve artistik hareketler göze hoş gelir. Tamam da, sen önce maçı kazanmayı garantile, sonra ne yaparsan yap! İster uç, ister kaç... Boupendza golü atıyor, taklasını da... Buna eyvallah... Alkışı hak ediyor... Ama işi sürekli inceciliğe döküp, "artistlik yapmaya" ve top kaybetmeye hayır! Bu isimler uyarılmalı!
Şimdi gelelim başka bir probleme… Elinizde gol atma özelliği “hayli fazla” Diouf gibi bir isim var… Bu futbolcuya yüksek ve isabetli kanat ortaları yapacak oyuncuların olması lazım. Orta yapmış olmak için değil, “gole direkt katkısı olacak ortaları” yapacak biri bulunmalı. Nokta atışı yani… Bir diğer önemli yanlış da Boupendza’nın oynadığı mevki… Bu isim belli ki çok güçlü… Mücadeleyi seviyor… Gol sezgisi de var… Böyle bir futbolcuyu kanada mahkum edemezsiniz! Boupendza, forvet arkasında “serbest” oynatılmalı. Rakibi yıpratmasına, dağıtmasına, yormasına fırsat verilmeli. Böyle oynarsa, Diouf’un işi de kolaylaşacaktır!
Ankaragücü yenilgisi sonrası Hatayspor’un geleceği konusunda “panik yapmaya” gerek yok. Düzeltilmeyecek derecede sorunları bulunmuyor. Yeter ki, bu problemlerin giderilmesinde gecikilmesin...
Bu arada kulüp yönetimine de bir iki sözüm olacak...
Başkan, idareciler, kulüp ilgilileri lig başlayalı haftalar oldu; Allah için bir "kelam" ediniz... Bu takım süper ligde mücadele ediyor... Bazen İyi, bazen kötü günler geçiriyor... Haksızlığa uğruyor... Mağdur olduğu hadiseler yaşıyor. Bir gün olsa bile bir açıklama, bir demeç, bir değerlendirme yapmadınız! Bu içe kapanıklık niye? Burası Türkiye ağlamayan çocuğa mama vermezler! Hatay'la, Hataysporla övünmeniz lazım. Ona sahip çıktığınızı dünya aleme göstermeniz lazım... Hatayspor'un gerçekten hamisi olduğunuzu haykırmanız lazım... Medyada çokça yer almanız, Hatayspor'u kucakladığınızı herkese hissettirmeniz lazım. Hatay için, Hatayspor'dan büyük tanıtım gücü olamaz! Önce siz bir ateşleme yapın ki; arkanızdan takım patlama yapsın!
Son sözüm Göztepe maçıyla ilgili…
Bu müsabaka, Ankaragücü mücadelesinden çok daha büyük önem arz ediyor. Çünkü Göztepe kadro genişliğine sahip bir ekip… Çok etkili futbolcuları olan ve sürekli gol arayan bir oyun anlayışları var. Teknik ekibin alacağı en önemli tedbir, Soner, Mossoro ve Guilherme’nin takımı yönlendirmesine ve Halil’i gole götürecek pasları atmasına “dur” diyecek bir oyun planı yapması… Bir de uzaktan kaleye çok şut atıyorlar. Munir’in uyanık olması lazım. Göztepe’nin zaafı ise; savunmada penaltı yaptıracak “dağınık ve sert” oyuncularının bulunması… Çok hata yapıyorlar… Genç kalecileri İrfan Can hemen her maçta bu hatalarını kapatmaya gayret ediyor… Bu nedenle Hataysporlu hücumcuların toplu/topsuz ceza alanına sık sık girmelerinin ve rakip defans oyuncularını hataya zorlamalarının yararı olacağı kanısındayım!
ELİNE SAĞLIK YUSUF HOCAM!KAMİL TAŞDEMİR, 4 yıl önce yorumladıHocam merhaba... Nasılsınız? Ellerinize, yüreğinize sağlık! Muhteşem bir yazı daha yazmışsınız... Herşeyi doğru tespit etmiş, çok nezih bir dille yol göstermişsiniz... İyi ki sizin gibi dürüst ve donanımlı spor yazarları, gazeteciler var. Allah sizden razı olsun... saygılarımla...
İLGİLİ HABERLER
|