SON DAKİKA
YABANCI SORUNU GİDEREK BÜYÜYECEK
PROJESİZ BAŞARI OLMAZ!
AVRUPA LİGİ STATÜSÜ NASIL?
BAŞKAN ADAYLARI MUTLAKA OKUSUN!
HAKEM OLMAK ZOR İŞ!Dr. Cem Satman’ın yazdığı ‘Futbolda hakim olma sanatı’ kitabını okumanızı öneririz. İlginç yaklaşımlarla karşılaşacaksınız. Kitabı, Spor Yazarı Yusuf Yalkın'la Spor Uzmanı Artun Talay birlikte değerlendirdi. Ortaya aşağıdaki yazı çıktı. İlginizi çekerse, buyurun okuyun…
Spor uzmanı Artun Talay’la, Dr. Cem Satman’ın yazdığı, “Futbolda hakim olma sanatı” kitabını değerlendirdik.
Artun Talay, daha ben bir şeyler sormadan hemen bir giriş yaptı ve “Eğer Almanya’da olduğu gibi futbolu futbol adamları yönetirse, bu spor dalı takdir görür. Ama çoğu Avrupa ülkesinde olduğu gibi iş adamlarınca yönetilirse, illüzyon haline dönüşür. Spor olmaktan çıkar kurgu olur. Bunlar benim görüşüm” dedi. Katılıp katılmamak size kalmış, sonuçta bir görüştür; saygı durmak lazım… Dr. Cem Satman’ın yeni kitabında ‘Futbolda hakim olma sanatına’ gelirsek, futbol hakemliği üzerine yazılmış doyurucu bir eser. 253 sayfalık bu kitap akıcı bir üslupla yazılmış. Talay’a “okurken sıkıldın mı?” diye soruduğumda, şu cevabı aldım: “Bu ilginç kitabı 3 günde okudum. Bazı bölümlerini size aktaracağım ki, meraklanın ve siz de bu kaliteli kitabı alın ve okuyun…” Şimdi Artun Talay’ın kitapla ilgili saptamalarını dikkatle aktarıyorum size… “Yapılan araştırmada hakem pozisyona 11-15 metre arası uzaklıktaysa, büyük oranda doğru karar verebilmekte. En çok hata ise 20 metreden uzakta verilen kararlar arasında oluyor. Bu nedenle hakem antrenman ve testleri değiştirilmiştir. Cooper testinden 40-40 testine geçilmiş… Hakemlerin müsabakanın 2. yarısında yüzde 6 performans kaybı sergiledikleri, özellikle müsabakanın 81- 85 dakikalarında durağan bir yönetim ortaya koydukları gözlemlenmektedir.Buna, yorgunluk ve orta yaş durumu neden olmaktadır. Bir hakemin müsabaka sırasında doğru yerde, doğru zamanda olabilmesi için fit olması gerekmektedir.” Talay, sorumu beklemeden devam etti: “Futbol hakemleri sadece koşmazlar; bunun yanı sıra denge sağlamak, yön değiştirmek, kuvvetli ve esnek kaslara sahip olmak zorundadırlar. Aksi halde çabuk yorulur ve sakatlanırlar. Sürat; futbolculardan birinin bir hamle önde olarak gol atması veya golü önlemesidir. Hakem oyuncuların süratine ayak uydurabildiği oranda pozisyonları yakın ve doğru açıdan izleyebilir. Bir kaleden diğer kaleye top 6 saniye gibi bir zamanda taşınır. Hakem süratli olmak zorundadır. Bu nedenle antrenmanlarda 6 tane 40 metreyi kısa dinlenme aralıkları ile 6 saniyenin altında tamamlamalıdır. Genel esnekliğin gelişmesi, sakatlığın engellenmesinde hakemler için çok önemlidir. Hakemlerde en çok görülen sakatlıklar tendon ve kaslarda meydana geliyor!..” Talay’a, “Niye bu kadar eleştiriliyorlar?” diyecek oldum. Cevabı kitaptan alıntılarla vermeyi sürdürdü: “Hakemler zaman zaman kuşkuya düşerler. Fakat yanlış karar verdiklerinde bile kendilerine olan güveni kaybetmemelidirler. Çünkü tüm hakemlerin kariyerlerinde unutmak istedikleri maçlar kesinlikle olmuştur. Ama kendine güveni olan bir hakem bu olumsuz anıların işini yapmasına engel olmasına izin vermez. Hakem bitiş düdüğüyle oyuncuların ve kalabalığın yarısını mutsuz kıldığını bilir. Bu durumda sürekli suçlanan kişi hakem olmaktadır ve sonuçta ciddi bir stres altına girmektedir. Bir araştırmaya göre, hakemlerin en büyük korkularından birinin hata yapmak olduğu ortaya çıkmıştır. Bu nedenle hakemler stresle mücadele edebilmek için çözüm olarak yerginin övgüden daha çok olduğu gerçeğini kabul edip ona göre davranmaları gerektiğini bilmelidirler. Her maç önemlidir. Eğer bir maçın kolay geçeceğini hakem düşünüyorsa, başarısız yönetim sergilemesi olasılığı yüksektir. “Hakemler bir maçta çok fazla karar veriyorlar. Bunların bazılarının hatalı olması doğal değil mi?..” diye sorunca da Artun Talay konuyu okuduğu kitaba atıfta bulunarak şöyle noktaladı: “Hakemler üst düzey maçlarda yaklaşık 270 karar verirler. Elbette hatalı düdük de çalacaklar. Bu doğal. Önemli olan hakemin bu hatayı bilerek ve kasıtlı biçimde yapmaması… Ben şahsen kasıtlı düdük çaldıklarına asla inanmıyorum. Bu tür dedikodular, art niyetli kişilerin ortaya attıkları uydurulmuş, üretilmiş, mesnetsiz senaryolar…. Ancak, hakem yaptığı işe yüksek anlamlar yüklememelidir. Başarılı hakem, sahadaki görevinin sadece kuralları doğru şekilde uygulamaktan ibaret olduğunu bilendir. Kitapta şu ilginç görüş de var; futbolcular, seyirciler, teknik ekiptekiler; fit görünümlü hakeme daha fazla güvenirler…” Talay’a kitapla ilgili verdiği bilgiler ve değerlendirmeler için teşekkür ettim… Tüm bunların ışığı altında kafamdan bir düşünce geçti; sizlerle de paylaşmak istedim: “Bir çoğu geyik muhabbetinden öteye geçemeyen, sıradanlaşmış, batıcı ve itici hale gelmiş hakem eleştirilen programlar bana göre futbolumuza büyük zarar veriyor. Bir hakem yorumcusunun (doğru) dediği bir karara, bir başka yorumcu (yanlış) diyebiliyor. İnsanların kafaları karışıyor. Kendilerine güvenlerini yitiriyorlar. Mutsuz oluyorlar! Futboldan soğuyorlar… Hakemin saniyeler içinde verdiği bir kararın doğruluğunu; TV’de pozisyonu defalarca ileri- geri oynatarak bile saptayamayan bu insanların izlenmesinden yana değilim. Bunu da açıkça söylüyorum; zarar veriyorlar! Bu ülkede uzun yıllar spor yazarlığı yapan birisi olarak, bu tür programların yapılmaması gerektiğini düşünüyorum, söylüyorum, savunuyorum… Bu fikrim hiçbir zaman değişmeyecektir…”
İLGİLİ HABERLER
|