GÜRCÜ MAÇI, MONTELLA VE ARDA GÜLER…

MAÇI ÇOCUKLAR KAZANDI!

Gürcistan karşılaşmasıyla ilgili birkaç konuya değinmek istiyorum…

Elbette, bu tür şampiyonalara “galibiyetle başlamak" güzel!

Ama maçın sonucunu değerlendirmek başka, oynanan futbolu irdelemek başka şey!

Görüyorum ki, kendilerine “spor yorumcusu” denilen kalabalık bir grup, sonuca sığınıp parlata parlata hamaset edebiyatı yapıyorlar! Vatan, Millet, Sakarya… Allah ne verdiyse!

İyi de kardeşim; Gürcülerin çoğu kere ellerini kollarını sallayarak kalemize geldikleri, rahatça tehlikeler yarattıkları gerçeğini görmezden mi geleceğiz? Formsuz oldukları hazırlık maçlarında iyice ortaya çıkan savunmacılarımızın zaaflarından söz etmeyecek miyiz? Orta alandaki oyuncularımızın zihinlerindeki ağırlıklı düşünce “hücuma katkı vermek” olduğundan, Gürcü ataklarında kesicilik yapamadıklarını, bunun zaten iyi olmayan defansımızı iyice bunalttığını pas mı geçeceğiz? Ve en önemlisi rakibimizin son iki dakikada telaş içinde kaçırdığı gollük pozisyonları yok mu sayacağız?

İnanın o pozisyonlar gol olsaydı, bugün övgüler dizenlerin, mesnetsiz ve abartılı sözler söyleyenlerin, göklere çıkaranların neredeyse tamamı, Millilerimizi de, Montella ve ekibini de yerden yere vuracaklardı!

Övmek de, yermek de bu kadar “kolay” ve “ucuz” olmamalı! Bu nedenle, uzun bir süredir futbol yorumcularının hem Milli takıma, hem de kulüp takımlarımıza “zarar” verdikleri düşüncesine sahibim.

                                        * * *                                

Şimdi madalyonun öteki yüzüne bakalım. 

Montella, çok şanslı bir adam!

Neden?

Çünkü elindeki kadroda "kişisel futbol yetenekleri üst seviyede" çok oyuncu var.

Yapacağı şey, bu oyuncuları “en verimli şekilde nasıl kullanırım” sorusuna cevap bulmak! Onların moral motivasyonunu yüksek tutmak, yani sırtlarını sıvazlamayı iyi yönetmek. Yıldızlar ilgi ister, övgü sever; çoğu insanda olduğu gibi…

Allah aşkına Arda Güler’in ilk 11’de maça başlayıp başlamamasını günlerce tartışmak olur mu? Bu hem oyuncuyu üzer, hem de zamanınızı boşa harcamış olursunuz.

Bak Kardeşim; Arda Güler Milli takımda ilk 11’de oyuna başlar! Bunun lamı cimi yok! Bunu niye gündeme getirip konu yapıyorsun, kamuoyuyla paylaşıyorsun? Neyin peşindesin? Bilinmeyen bir futbolcu mu Arda? Kapalı kutu mu? Her şeyiyle ortada duruyor! Arda’yı benim övmem bile abesle iştigal! Çocuğu dünya alem biliyor...

Bugün yayınlara baktım… Dünyanın çoğu ülkesinde Arda maçın önüne geçmiş, herkes övüp duruyor. UEFA sitesi göklere çıkarıyor… İspanya ayağa kalkmış alkışlıyor. İtalya, İngiltere, Almanya, ötekiler... Hepsi taktir ediyor. Sosyal medya kurumları "Arda’nın golü üzerinden tıklanma rekorları" kırıyor. Arap spikerlerin çoğu golü anlatırken bağırmaktan fıtık olmuştur! Eski ünlü futbolcular yere göğe sığdıramıyor. Gürcü teknik adam bile maç yorumundan çok Arda’dan söz ediyor.

Montella ve ekibi ne yapıyor: "11’de başlatalım mı, başlatmayalım mı?"

Ayıp be!

Bu takımda Arda da, Mert Müldür de, Kenan da, Barış da, Kerem de, Ferdi de, Semih de, Bertuğ da oynar!

Endişe etmen için sebep de yok.

Futbol becerileri, yetenekleri, kazanma istekleri ve gençlikleriyle bunu zaten hak ediyorlar.

Bu gençleri tereddütsüz yaz sen kafanın bir köşesine...

Öyle fazlaca tartışmaya, teraziye koymaya, kesip biçmeye gerek yok!

Bunlar oynar!

Son sözüm de yine sana Montella:

“Arda o harika golü atmasaydı, şimdi seni öven o çok bilmiş yorumcular var ya, bugün senin kuyunu kazıyorlardı! Yat kalk Arda’ya dua et. Gerçek ortada. Dünkü maçı sen kazanmadın, çocuklar kendi yetenekleriyle işi bitirdiler! Bunu da yaz kafanın bir başka köşesine…”

Önünde çok kritik 2 maç var…

22 Haziran Cumartesi: Türkiye- Portekiz

26 Haziran Çarşamba: Türkiye- Çekya

Bu karşılaşmalara Gürcistan karşısındaki oyun anlayışınla başlarsan, rakipler ilk yarıda biletimizi keserler...

Milli Takıma, "seni beğendiğimiz, taktir ettiğimiz eleme gruplarında oynattığın ve bizi finallere taşıdığın pozitif futbolu" oynatmaktan geri durma…

Avrupa Şampiyonası finalleri sana “ağır” gelmesin.

Kendi koltuğunda kalmanın hesabını yapma...

Çocuklar sana doğum gününde en güzel hediyeyi verdiler. Onlar sözlerinde durdu, sıra sen de...

Cesur ol!

Sakatlıklar can sıkıyor tamam… 

Ama diğer futbolcularımızın tümü “kazanmaya” hazır.

Yeter ki, sen korkma! 

Ve bilmelisin ki, Milli takım ne senin, ne Altıntop’un, ne federasyonun, ne bakanlığın, ne de yorumcuların değil, milletin malı…

Hepimizin ortak sevgisi, ortak sevinci…

Gerisi Lafügüzaf…