BİR COŞKUN ÖZARI VARDI...

Özür dilerim;

Benim ülke halkımın bir çoğu Vefa'yı İstanbul da bir semt olarak anımsıyor..

Doğrudur..Vefa İstanbul'un en eski semtlerinden biridir...

Doğrudur...Asırlık bir imparatorluğun, gözde yerleşim merkezlerindendi...

Yanlıştır;

vefa; insanların kalplerine yerleşen, anımsama, himaye edebilme ve gerektiğinde kişi ya da kişileri yıllar sonra da olsa bilmeyenlere anlatabilme duygularıyla dopdolu bir taktim duygusudur..

Coşkun Özarı..

Önce Türk futboluna oyuncu, daha sonra Türk Milli Takımına teknik direktör olarak verdiği hizmetlerin sınır ölçümü yapılmadı, yapılamaz da...Yaşam biçimi her daim bir ''Bunalım '' girdabına girerek kurtuluş reçetesi yazacak birini arayan futbolumuzun, Özarı ile geçirdiği yıllar, platonik bir aşk masalıdır...Tek taraflı bir aşkın Romeosu Coşkun Özarı olmuşsa, Futbolumuzu yöneten efendiler kendilerine asla bir Jülyet. kıyafeti uyduramadılar...

Efendiler onlar;

Futbolumuzun zaman zaman yağdırdığı, '' Bereketin '' sermaye birikimi ile bir çok ünvan sahibi oldular..

Kimi zengin oldu, kimi parlamenter...Kimi de ?....

Kim olursa olsun;

Futbolumuzun birçok emekçi teknik direktöre, ödenmesi mümkün olmayan manevi borçları vardır...
Ve en azından elleri öpülmelidir..

İlk sırada Coşkun Özarı var..

Haydı başlayın beyler...