SON DAKİKA
YABANCI SORUNU GİDEREK BÜYÜYECEK
PROJESİZ BAŞARI OLMAZ!
AVRUPA LİGİ STATÜSÜ NASIL?
BAŞKAN ADAYLARI MUTLAKA OKUSUN!
ALLAH İÇİN 1 TANE SÜPER MAÇ GÖSTERİN!..Spor Yazarı Yusuf Yalkın, Süper Lig'de Beşiktaş, Başakşehir ve Antalyaspor dışında seyrederken keyif duyabileceğiniz bir başka takımı göstermenin çok zor olduğunu ifade etti. İşte o yazı...
NERESİ SÜPER BU LİGİN?..
Türk antrenörleri burunlarından kıl aldırmıyorlar… Eleştirilere hiç tahammülleri yok!
Bir televizyon programı esnasında yaptığım yorumda, Türk futbolunu ve Süper Ligi değerlendirirken, “Bizde riski az, kontrollü bir futbol oynanıyor” dedim ve ilave ettim:
“Bu anlayış, en çok teknik adamların işine yarıyor. Galibiyet yerine beraberliği yeğlemek düşüncesiyle hareket eden antrenörler; biliyorlar ki, bu sonuç onları koltuklarından etmeyecek…”
Bir dolu tenkit aldım.
Bir çok antrenör söylediklerimi, “Ağır eleştiri yapmışsın” diye yorumladı.
“Haksızlık etmişsin” diyenler çıktı.
Sözlerimde haklı olmama rağmen, fazla ses çıkarmadım.
Doğruları balçıkla sıvamak nasılsa mümkün değildi; mutlaka benim görüşümü paylaşanlar da olacaktı.
Aradan bir hafta ya geçti ya geçmedi; televizyonun birinde antrenörlerin futbolumuzla ilgili geniş değerlendirmelerini izledim.
Ülkemizin kalburüstü teknik adamlarının ortak görüşü özetle şöyleydi:
“Anadolu takımlarının ilk hedefi ligde kalmaktır. Bu nedenle ne yapıp edip 39- 40 puanı toplamamız şart. Oynanan futbolu değil, öncelikle sonucu düşünüyoruz!..”
Yani, hiçbirisi güzel futboldan, atak oyundan, hücum varyasyonlarından söz etmedi.
Maçları izlemek için statlara gelen seyircilerin, “Yavan futboldan” bıkacağı olasılığının yüksek olmasından dem vuran olmadı…
Dahası hiçbir antrenörün, kötü ve hedefsiz futboldan dolayı yarın tribünlerin iyice boş kalmasından endişe duymaması beni gerçekten şaşırttı…
Onlar için oyunun güzelliği değil, alınacak puanın önemi vardı sadece!
Oyun planlarını “Yenmek” değil, “Yenilmemek üzerine” kurdukları, her sözlerinden belli oluyordu.
Konuşmalardan, Türk futbolunun sorunu ile ilgili en önemli unsurlardan birinin “İstikrarsızlık” olduğunu fark ettim.
Ancak, eğri oturalım doğru konuşalım…
Bu noktada çok daha vahim bir gerçek çıkıyor karşımıza…
Teknik adamların oynattıkları futbolu eleştiriyoruz ama, onların görev sürelerinin kulüplerde pek de uzun olmadığı gerçeğini aklımıza getirmiyoruz!
Uzun vadeli plan ve projelerini uygulama şansları olmuyor ki!
Üç- beş başarısız sonuçtan sonra kelleleri istenmeye başlıyor.
Dahası, kulüp yönetimleri de çok uzun süreli görev yapamıyorlar...
İşler iyi girmeyince…
“Başkan istifa… Yönetim istifa” sesleri tribünlerden yükselmeye başlıyor hemen.
Türk futbolunun en önemli sorunu; yönetimlerindeki ve antrenörlerdeki istikrarsızlık!
Kimse kalıcı değil…
Çok sabırsınız!
Hangi planla, çok kısa sürede kalıcı bir sonuç üretilebilir?
Bir başka önemli etken de, federasyonun kulüplere yaklaşımı...
Kayıtsız kalıyorlar çoğu şeye…
Federasyonun, Anadolu kulüplerinin güçlenmesini sağlayıcı yeni olanakları devreye sokması lazım.
Bunun tek yolu da, her şeyin kulüpler arasında “Eşit” dağıtılmasından geçer.
Bu, “Eşdeğer güçte kadroya sahip cesur kulüplerin” çoğalması, lige yeni bir heyecan gelmesi demektir.
Tabii, bunun “Antrenörlerin pozitif futbol mantığı ile” desteklenmesi de şart...
Dileğimiz, önümüzdeki yıllarda “Göze hoş gelen ve cesur” futbolla dolu bir ligimizin olması!..
Bu, zor ama imkansız değil!
İLGİLİ HABERLER
|